Yani bulaş riski artıyor, toplumdaki aşılı kişi sayısı çok yüksek olursa hastalık salgın yapamaz; aşılanmayan kişiler, aşılanan kişiler sayesinde hastalıktan korunmuş olur (toplum bağışıklığı). Ancak aşılanmayan kişi sayısı artarsa, toplum bağışıklığı etkisi azalır ve salgınlar görülür.Bu nedenle aşı olma kararı salgın yapabilen infeksiyonlar söz konusu olduğunda bireysel bir karar değil, toplum sağlığı için bir gerekliliktir.
Bu konu ülkemiz açısından çok kritiktir. Son yıllarda ülkemizde çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı tehlikeli bir şekilde artmaktadır: 2014’te 1370, 2015’te 5091, 2016’da 11 470 iken 2017’de 23 000’i geçmiştir. Bu artış trendi devam ettiği takdirde önümüzdeki yıllarda büyük salgınlar kaçınılmaz olacaktır. Nitekim salgınların ilk bulguları görülmeye başlamıştır. 2013 yılındaki salgın sonrasında yapılan aşı kampanyası sayesinde kızamık olgu sayısı 2016 yılında sadece 8 iken, 2017 yılında 84 olmuş, 2018 yılında 557’ye ulaşmıştır. Aşılar toplum sağlığını ilgilendiren ürünler olduğu için aşı uygulamaları bağımsız bilimsel kuruluşlar (Dünya Sağlık Örgütü, Uzmanlık Dernekleri, Avrupa Hastalık Kontrol Merkezi, CDC vb.) ve ulusal sağlık otoriteleri tarafından günü gününe izlenmektedir. Tüm dünyada çok titiz çalışan aşı yan etkisi takip sistemleri vardır ve aşılar yan etki açısından ilaçlardan çok daha yakın takip edilir. En ufak bir şüphe oluştuğunda bağımsız bilim insanlarından oluşan komisyonlar kurularak araştırılır, bilimsel ortamlarda şeffaf bir şekilde paylaşılır, tartışılır ve sonuçlar tüm hekimlere ve sağlık çalışanlarına duyurulur.
Aşılar insanoğlunun sağlık alanındaki şüphesiz en değerli buluşudur. Bilimsel olarak aşılarla ilgili tartışılacak çok başlık olduğu ve bilim insanları arasında, bilimsel ortamlarda tartışıldığı doğrudur. Ancak bu tartışmalar sadece daha etkili, daha az yan etkisi olan daha ucuz ve pratik aşıların nasıl geliştirilebileceğine ve aşılanma oranlarının nasıl artırılabileceğine ilişkindir. Hiçbir bilimsel ortamda aşıların gerekli olup olmadığının tartışıldığını duyamazsınız. Aşıların çağımızın üretim ilişkileri içinde, kapitalist sistemin işleyişine tabi olarak büyük şirketler tarafından üretilmesi, satılması ve kullanılması da aşılara karşı olmak için bir gerekçe olmamalıdır. Yapılması gereken, insanların aşı olmaması için değil, tam tersine, aşıların gelişmiş-gelişmemiş tüm ülkelere aynı miktarda ve kolaylıkla temin edilmesi, zengin-fakir herkese ücretsiz şekilde yapılması için mücadele etmektir. Aşılar bütün insanlık içindir.
Prof. Dr. Alpay AZAP
KLİMİK Derneği Başkani.
Yani benim nöroloji doktorum var prof Dr. Şehirin tek çocuk nöroloji doktoru. Eski tabirle beyin doktoru. Bebeğim nörolojik takipli bir bebek. Nöbet ilacı kullandım tam 4 ay. Kesinlikle asilari yapılsın hiç bir sorun yaratmaz diyen bir doktor. Yine burda aynısını Merve erende duymuştuk sıkıntılı bir nörolojik problem sonrası nöroloji doktoru geriye dönük tüm aşılarını yaptırtmis.
"Veba, çiçek, sıtma gibi hastalıklar, orta çağdan itibaren geniş kitlesel ölümlere, savaşların kaybedilmesine, toplumsal alışkanlıkların değişmesine ve ülkelerin nüfus yapılarının değişmesine yol açmışlardır. Aşı sayesinde Çiçek hastalığı 1977 yılında dünya yüzünden silinmiştir ve 1980’lerden itibaren aşısı yapılmamaktadır. Bu çok büyük bir başarıdır.
Günümüzden örnek vermek gerekirse,. Çocuk felci ciddi sakatlıklara yol açan çok trajik bir hastalık iken, artık ülkemizde görülmemektedir. Keza difteri ve tetanos ölümlere yol açan çok önemli bulaşıcı hastalıklar olmasına karşın, bugün artık bu hastalıkları neredeyse hiç görmüyoruz. Yakın bir geçmişte kızamık nedeniyle çocuklar ölürken, uygulanan aşılar sayesinde kızamık ülkemizde silinme noktasına gelmiştir. Hepatit B’ye bağlı olarak çocuklarda siroz ve karaciğer kanseri olgularına da artık rastlamıyoruz. Hemofiluz İnfluenza B Aşısınınnın ülkemizde yapılmaya başlamasından sonra ise, menenjit olgularında da ciddi bir azalma olmuştur.”